Kategori arşivi tek kurşun

ileadmin

Öğrenci

Gecem güzel geçmişse sabahları mutlu uyanırım. Yorulmuşsam suratsız, açsam sinirli, gerginsem telaşlı, üzgünsem de pek bi’ masum bakarım. Kolay kolay dibe vurmam ama vurursam en dibe batarım. Sevdiklerimin üzüntülerine kayıtsız kalamam, paylaşmakla kalmaz bizzat yaşarım. Melankoliği sevsem de fazlası bayar, mutlaka bir çıkış yolu ararım. Bazı kırgınlıkları dile getirmeyecek kadar fedakar, içimde tutamayacak kadar da şeffafım. Dışarıya kedi, içeriye aslan gibi bağırırım. Sınırların aşılmasını sevmem, hadsizlikten haz etmem, haksızlığa da asla gelemem. Gönül almayı bilene hemen gönlümü verir, sevginin kıymetini her zaman bilirim. Yapılan iyiliği asla unutmayacak kadar vefalı, her kötülüğü de affedecek kadar kendini seven biriyim. Her şeyden evvel henüz çok gencim, tüm yaşadıklarımdan ders çıkaracak kadar da iyi bir öğrenciyim.

ileadmin

Aşk101

Aşkın tadı başka, yaşayan bilir. Hasretin güzelini çeken bilir. Tüm kötü hisleri güzel gibi gösterir, hiç affetmeyeceklerini iki cümle affettirir. Kaçarsın tutar, sırt dönersin hep önünde bitiverir. Sözünden caydırır, umudunu söndürür. Bitti artık dersin, bir gülüşüyle biten tek şey kalbinde çiçek oluverir. Aklını yitirtir, en gururlu adamı dize getirir. Benim dilim yandı bi’ daha tövbe dersin, öyle biri gelir ki sönen yerlerine bir kibrit çakıverir…

ileadmin

Ağaç

Ben bahçeye yeni ekilen fidandım, sen köklerini çoktan toprağın derinlerine vermiş ağaç. Yanında bittim senin, yavaş yavaş büyüdüm, suyundan çaldım. Kimi zaman gölgenden faydalandım kimi zaman varlığından güç aldım. Ben büyüdüm ama sen yaşlandın… Gövdende yarıklar oluştu, içini hastalık kapladı bi’ de üstüne dalın kırıldı. Ne severmişsin sen meğer o dalı… Gözümün önünde oldu her şey bu yüzden tamamen yok olacağın güne iyice kendimi hazırladım. Yaprağındaki sular üstüme damlasın diye uğraştığın günleri de hiç unutmadım. Şimdi sen tamamen toprağa karıştın ve ben hala o toprağa bağlıyım.

ileadmin

Beybi Kalbim

Büyüdükçe kaybolur mu gözlerimin içindeki gülüş? Heyecandan atan kalbim artık duyulmaz mı uzaktan? Kaybolmasın, duyulmamazlık etmesin… Denizi görünce yine huzur dolsun içim, evimdeki çiçeği sularken şefkat kaplasın yüzümü, küçük şeylerle mutlu olmayı unutmasın kalbim… Ah benim beybi kalbiiimmm… Bir yanın taş duvar bir yanın pamuk kadar narin ve kırılgan… Heyecandan titrettiğin günler de oldu, üzüntüden kaskatı kestiğin anlar, kollarımı uyuşturacak kadar etkili, sevinçten ayaklarımı yere bastırtmayacak kadar büyülü, sinirden kafamı kızartacak kadar güçlü… Her şeyi birlikte yaşadık seninle, vicdan ve merhametimin de kaynağı sensin, üzüntümün ilk uğradığı yer de…

ileadmin

Eylül

Eylül’ün gelişine engel olamam. Yemyeşil yaprakların sararıp ayak altına düşmesine, rüzgarın tüylerimi ürpertmesine, yağmurun saçlarımı ıslatmasına eğer şemsiyem yoksa mani olamam. Yaz bana her ne kadar üşümeyi özletse de gidişindeki hüznü içimden atamam. Hem önüm kar kış kıyametse ve dökülen yapraklar sadece bunun habercisiyse bi’ de güneş her gün ısıtmayacaksa beni, yazın gitmesine niye sevineyim ki? Sevinemeyip engel  de olamıyorsam, bi’ taraftan da biliyorsam mutlaka geri geleceğini, tüm büyünün zaten gitmesinde ve geri gelmesini beklemekte olduğunu anlamışsam sorun yok aslında. Yanlış olmadan doğru anlamsız, tıpkı kışı bilmeden yaşanan yaz gibi… E bıraksın madem yağmurdan sonra yayılan toprak kokusu yerini çamura, sıcak nefesim havayla temas edince buğulansın gözlüğüm, giyineyim kat kat ve yine de engel olamayayım burnumun düşecek kadar üşümesine… Kendini hiç göstermediği kadar gösteren güneşin o gün kar yağdıracağını biliyorum. Yağsın bakalım, gelsin kasvet dolu günler… Sonunun yaz olduğu her mevsimi yaşamaya zaten razıyım ben.

ileadmin

Bilgiye Önem

Her son mutlu bitmek zorunda değilmiş meğer… Çok kızardım mutsuz sonlu filmlere şimdi anlıyorum o sonlar gerçeğin aynasıymış. Hayal kurmak güzel ama o hayallerle yaşamamak lazımmış. Gerçek dünyadan kopunca tekrar tutunması zor, can havliyle tuttuğun o yeri kolun acıdı diye bırakmamak, kızmamak, küsmemek özellikle de kaçmamak bi’ de kendini kandırmamak lazımmış. Bakmakla görmek arasındaki farkı iyice anlamak, baktıktan sonra görmek için de çaba harcamak lazımmış. Bencilliğin dozunu kaçırmamak, sana ait olmayan sorumlulukları üstlenmemek, başkaları için yaşamamak, senden çalmalarına izin vermemek, bazen inceldiği yerden koparmak bazen de tekrar örmek lazımmış… Ama tüm bunların hep bi’ zamanı varmış. Gerçek hayattan kopunca zamandan da kopmuş oluyorsun, gün 24 saat ona göre yaşamak lazımmış… Herkesin bildiği şeyler aslında bunlar çok tanıdık cümleler, laflar ama yetmezmiş… Bildiğini yapmak, boşa beklememek, yılmamak, yıkılmamak, istemediğin şeyleri yapmamak, dayatılanları umursamamak bi’ de bu hayatın senin olduğunu hiçbir zaman unutmamak lazımmış…

ileadmin

Söylüyorum

Hoş geldin Melo, sefa geldin… O ne güzel geliştir öyle, yok mu tasan kederin be? Silkelenmişsin epey, yenilenmişsin, güzelleşmişsin… Girmişsin o derin sulara, bırakmışsın o çok sevdiğin küçük sahil kasabasındaki güvenli koyu. Ne de yakışıyor sana yüzmek ne güzel dalıyorsun öyle… Nasıl meraklı gözler onlar, heyecandan atan kalbin çok uzaktan bile duyuluyor…Ne güzel kalp sendeki be! Ne deli kan o öyle… Bu ne cesurluk ne kararlılık ne bu gözlerindeki ateş? Anlaşılıyor her halinden buralarda yenisin ama bu nasıl yenilik be? Düşmanı hayran edersin kendine. Saf değiştirtir, külleri ateşe verirsin bu gidişle. Sefa geldin yavrum maşallah de kendine, hayat korkar o nasıl dik bakıştır öyle…

ileadmin

Ellerinle

Yapmışsın her şeyi kendi başına ve mutlusun da belli. Ellerinle çizdiğin kaderini bir zırh gibi kuşanmışsın üstüne besbelli. Silahım da o, kalkanım da o diyorsun. Ellerimle yaptım, ben seçtim, istedim, oldu diyorsun, anladım. Çok da mutlusun görüyorum. Sen anlattıkça laflar geliyor dilime, susuyorum. Hak ver der gibi bakıyor gözlerin… Üzgünüm, bile isteye seçtiğin karanlık için sana hak veremeyeceğim…

ileadmin

Sağdaki Sokak

Yalnız başına sokaklarda yürümenin tadına vardın mı hiç? Gülüşen insanların kahkahasına tebessümle uzaktan katıldın mı? O eski taş evin içini merak ettin mi? Hiç tanımadığın, gözleri konuşacak insan arayan o amcaya selam verdin mi? Sonra dönüp baktın mı bi’ arkana? Ne çok yürüdün aslında… Yolun ikiye ayrılınca ve içinden bi’ ses sağdaki sokağı da gez diyorsa sana, uyar mısın ona? Kim bilir ne evler, ne gülüşler, ne kediler vardır şimdi o sokakta…

ileadmin

Döndüm

Dağlar, denizler aştım, dik yokuşları tırmandım ama döndüm. Dağlardan buz gibi su, denizlerden inciler topladım. Yokuşlar biraz kendini öne vererek çıkılması gerekiyormuş, anladım. Çıktım bütün çıkmazlardan, ayrıldım demir attığım limandan. Sonunu bilmeden bir yola koyuldum, daha şimdi döndüm imkansız sandığımdan.